AŞK GÖZYAŞLARINA İNANMIYOR
Senaryosunu Valentin Chernykh'in yazdığı "Aşk Gözyaşlarına İnanmıyor" filmi 1979 yılında Vladimir Menşov yönetiminde çekilmiştir. 1980 yılında geniş çaplı olarak piyasaya sürülmüştür. Farklı yıllarda Sovyet halkının farklı yıllardaki yaşamının bir ansiklopedisi olarak kabul edilmektedir. Güzel, olağandışı, eşsiz tarihiyle on yıllar sonra örnek verilen bir eserdir.
Film 1981 yılında en iyi yabancı film dalında Oscar ödülü aldı; Film talep edilen seçim kriterlerine en uygun eserdi ve hikayesi Amerika’ya çok yakın bir eser olarak ortaya çıkmıştı.
Film eleştirmeni Valeriy Kichin Menşov’un‘’Aşk Gözyaşlarına İnanmıyor’’ eserini şöyle değerlendirmektedir: ‘’Film evrensel süreçlerden bahsetmemelidir. O kaderleri aracılığıyla çağ aydınlatan sıradan insan yaşamları hakkındaki belli efsaneler olmalıdır. ‘’Bu anlamda resim bu çatışmaya çok ideal bir şekilde isabet etti; çünkü uzun bir zaman diliminde üç alelade kızın kaderlerini anlatıyordu. Kızların kaderleri vasıtasıyla Sovyetler Birliğindeki yaşamın birkaç on yıllık hikayesi aydınlandı.’’
Eğer Sovyet insanları ve modern Rusya insanları için bu film: o kadar uzak olmayan bir geçmişin gerçeğinin inanılır bir görüntüsünü temsil ediyorsa; o zaman yabancı seyirci için, film "gizemli Rus ruhunu" anlamanın anahtarı olabilir. Bu durumda eğitim ve kültürel özelliklerin seviyesine bağlı olarak filmin Sovyet halkları, BDT ülkelerinin halkları ve başka ülkelerdeki yabancı izleyiciler tarafından kavranması ve algılanması bir miktar farklılık gösterecektir. Örneğin; Modern Rusya’da yaşayan insanların bir bölümü hiçbir zaman SSCB’de yaşamadılar ve mümkündür ki, onlarda bu filmi bir şekilde tıpkı yabancılar gibi izleyeceklerdir. Bir şey saf veya inanılmaz görünecek, eylemlerin sebepleri ve senaryo çözümleri tamamen anlaşılamayacaktır. Film gizemli, mistik ve büyüleyici bir ülkenin hatırlatıcısı olacaktır. Ayrıca yaratıcıların dünyasına öznel bir bakış, bu gerçekliğin versiyonu ve çeşitli alternatiflerden içinden bir alternatif.
Filmin pazarlandığı ülkelerdeki posterlerden filmin seyirciye her ülkede farklı bir şekilde sunulduğunu farkediyoruz. Yabancı afişlerde romantizm ve aşk hiç utanmadan yansır, hatta ikinci posterde kahramnların arasındaki tutkunun onların ciltlerini kırmızıya büründürdüğünü tasvir ediyor; bunun Billy Wilder’in "Bazıları Sıcak Sever", "Burada Gerekli Olanı Göreceksiniz" gibi ünlü komedilerinden birine olduğunu düşündürebilir. Muhtemelen bu yabancı seyirci kitlesini, tanınmayan yönetmen ve aktörlere çekmek için yapıldı. Dahası, yönetmenin kendisi o zamana kadar yalnızca bir film çekmişti ("Eşek Şakası-Watch Practical Joke/1976").
Japon posterinde, kahramanları toplu şekilde, yani ‘’işte’’ gösteriyor. Resmin tüm ön planında olduğu gibi, arka planda kitaplarla doludur. Fransız posterinde hemen romantizm, solgun bakışlar, merkezde çiçek buketi, kasvetli ve dramatik bir arka plan ve gerginlik okunabiliyor. Sanki resim bize "Büyüleyici bir aşk hikayesi bekliyor. Düşme, tırmanma, kahramanlık, eylemler-tek bir sözle duygu dağı’’ anlatıyor gibi.
Son olarak, Rus posteri, kahramanlarını olabildiğince sıradan gösteriyor. İşte onlar, kendimiz, bizim içimizden çıkanlar. Basit kıyafetler ve saç modelleri. Parlak ve çekici olmayan gri renkli arka fon. Hiçbir şey gösterişli değil. Harika bir dram yok. Hayattan basit bir hikaye. Etrafınıza baktıktan sonra, kahramanların prototipleriyle karşılaşabiliriz. Genel olarak film, oldukça basit ve sıradan bir hikaye olarak düşünülmüştü. İşte tam da bu nedenle, ‘’Aşk Gözyaşlarına İnanmıyor’’ filminin Oscar’a en iyi yabancı film dalında aday gösterilmesi Menşov için büyük bir şaşkınlık yaratmıştır. HİKMET ÇALLI
Haber Yazılımı: CM Bilişim